Ekonomi

Yeni dekarbonizasyon hedef kıyafeti sektöre bolca geldi

Levent AKBAY

Mısır’ın Şarm El Pir kentinde düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (COP27) 27. Taraflar Konferansı’nda, Türkiye’nin ‘milli katkı beyannamesi’ ve Çevre, Şehircilik Bakanı’nın açıkladığı karbonsuzlaştırma yol haritası ve İklim Değişikliği Murat Kurum. hedeflerin ‘imkansız bir senaryo’ olduğu tespit edildi.

Bilim insanları ve enerji uzmanlarına göre Türkiye, Çevre Bakanlığı’nın COP 27’de açıkladığı emisyon hedefine ancak 2070 yılında ulaşabilecek. kurulacak karbon piyasası da işlevsiz kalacaktır. Hazırlanmakta olan İklim Yasası, Türkiye’nin karbondan arındırılması çabalarına katkı sağlayamayacak.

Sabancı Üniversitesi SHURA Güç Dönüşüm Merkezi tarafından düzenlenen etkinlikte öne çıkan Shura Yöneticisi Alkım Bağ Güllü ve Mercator-İPM Araştırmacısı Prof. Dr. Ebru Voyvoda, COBENEFITS Projesi Kıdemli Proje Danışmanı Dursun Baş, Kıdemli Uzman ve İklim Değişikliği Çalışmaları Koordinatörü İstanbul Politikalar Merkezi’nde Ümit Şahin, COP 27’den izlenimlerini paylaştı ve diğer yandan Çevre Bakanlığı’nın açıkladığı ‘Ulusal Katkı Beyanı’nda yer alan emisyonları paylaştı. hafifletme senaryosunu değerlendirdi. COP 27’de alınan kararları değerlendiren konuşmacılar, fosil yakıtlardan çıkış, 100 milyar dolarlık atık finansman fonu, Kuzey ve Güney ülkelerinin emisyon azaltımı konusundaki durumu ve ülkelerin bu süreçteki tutumları hakkında değerlendirmelerde bulundu. .

Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon hedefiyle 7 branşta emisyon azaltımını içeren yeni Ulusal Katkı Beyanı’na dikkat çeken konuşmacılar, 2030 için yüzde 21 olarak açıklanan azaltım hedefinin yüzde 41’e çıkarılması gerektiğini belirterek, 2030 yılı için yaklaşık 500 milyon ton emisyon azaltımı. Türkiye’de emisyonların zirveye ulaşması ve 2053’te sıfıra inmesi sürecini şöyle değerlendirdiler:

imkansız senaryo

● Türkiye’nin emisyon azaltımına ilişkin referans senaryosu değiştirilmedi. Bir öncekinde olduğu gibi 2030’da 1 milyar 175 milyon tona ulaşacağımız öngörülüyor. Türkiye’nin resmi azaltım senaryosuna göre 2030’a kadar %41 azaltacağız. Akabinde 2038’de emisyonlarda zirve yapacağız ve bundan sonra da her yıl yüzde 13,6 oranında azaltıp 2053’te sıfıra ulaşacağız. Bu da kabaca 800 milyon tona denk geliyor.

● Senaryoda, Türkiye’nin 2030 yılına kadar emisyonlarını 693 milyon tona çıkaracağı öngörülmektedir. Bu, 2010 emisyonlarının %32-33 üzerindedir. Bu senaryoya göre azaltım tedbiri artırılırken emisyonlarda %32-33 oranında artış olacağı anlamına gelmektedir.

Verilen hedef emisyon ama 2070’e kadar ulaşacağız

● Böyle bir senaryonun gerçekleşmesi imkansızdır. SHURA olarak hazırladığımız bir araştırmaya göre Türkiye 2070 yılında ancak 1 milyar 175 milyon ton emisyona ulaşabilir. 2030’da bu tedbire ulaşılacağına dair bir senaryo yapmak gerçekçi değil. Üstelik burada yüzde 41’lik bir azalma yapıldığında , referans senaryoda beklediğimiz emisyon ölçüsünden 40 milyon ton daha yüksek. Sonuç olarak Türkiye çıkarsa 693 milyon tona çıkacak. Bu durumda referans senaryo oldukça uygun hazırlanmış ancak ‘azaltma senaryosu’ olarak verilmiştir.

hedeflenmemiş demektir

Sektör için bu senaryo, şubeler için gerçek bir emisyon azaltma hedefi olmadığı anlamına gelir. Bu durumda segmentler için rastgele bir amaç kalmamaktadır. Böyle bir hedef olduğunda ne şirketler ne de kurumlar harekete geçemiyor. Çünkü bu amaç “Bugün ne yapıyorsan onu yapmaya devam et” demektir. Ancak ülke olarak, departmanlar olarak bir hedef verildiğinde, “Bu hedefe uymazsak zararını görürüz.” Bu amaca uymak için bir zorlama ve çaba gösterilmelidir.

● Üstelik bu kömürü artıran bir senaryo. 2030 yılına kadar 693 milyon ton emisyon hedefiyle bile kömür kullanımı artıyor. Kömürün arttığı bir senaryoda Türkiye’de rastgele dönüşüm yapılamaz.

● Öte yandan özel şubenin bu süreçte daha önde olduğunu görüyoruz. Sanayi kuruluşları emisyon azaltım programları yapıyor. Düzenleyici bir irade yoksa bunun tersinin de talep edilmesi ve istenmesi gerekir. Aksi takdirde, iklim müzakereleri anlamsızdır. Aslında, Trump döneminde ABD’nin görüşü buydu. Müzakereye gerek yok, ülkeler emisyonlarını kendileri azaltacak.

İklim Yasası da yok olacak

● Bu senaryo aynı zamanda İklim Kanunu’nu da işlevsiz hale getirecektir. Çünkü İklim Kanunu’nun bu senaryo ile paralellikleri var. Kanunun yarısı, Karbon Ticaret Sisteminin nasıl işleyeceğini düzenlemektedir. Bu durumda Karbon Ticaret Sistemi de boşa çıkmıştır. Böyle bir yol haritası ile hangi kotayı belirleyeceksiniz? Karbonu nasıl fiyatlandıracaksınız? Sıfır fiyatlı bir karbon pazarına sahip olacağımız açık.

Türkiye, 2015 yılında sunduğu Ulusal Katkı Beyanı çerçevesinde, 2030 yılına kadar herhangi bir önlem alınmadığı takdirde emisyonların 1 milyar 175 milyon tona çıkacağını belirtmiş ve yapılan açıklama ile bu rakamın 929 milyon ton. Türkiye, yeni Ulusal Katkı Beyanı ile emisyonlarını 2030 yılına kadar 725 milyon ton civarında tutmayı hedeflediğini açıkladı.

Bakan Kurum COP 27’de ne dedi?

“Ülkemizin 2053 net sıfır emisyon ve yeşil kalkınma hedefleri ile iklim değişikliği mücadelemizde yeni bir döneme girmiş bulunmaktayız. Bu değerli çalışma sonucunda iki değerli kararı sizlerle paylaşmak istiyorum. Öncelikle; İklim değişikliği ile ilgili çalışmalarda değerli bir referans kaynağı olacak Türkiye’nin Ulusal Katkı Beyanı’nı bilimsel bir yaklaşımla, tüm kurumlarımız ve özel sektörle istişare içinde, katılımcı ve şeffaf bir yaklaşımla hazırladık. Ülkemizin yeşil dönüşümünü gerçekleştirecek 2053 net sıfır hedefimize uygun olarak 7 adet emisyon azaltım bölümü ve uyum bileşenini içeren belgemizi öncekinden daha iddialı hedeflerle güncelledik. Bu kapsamda Türkiye olarak 2030 yılı için yüzde 21 olarak ilan ettiğimiz azaltım hedefimizi yüzde 41’e çıkarıyoruz. Böylece ülke olarak 2030 yılı için yaklaşık 500 milyon ton emisyon azaltımı yapmış olacağız. İkincisi, en geç 2038 yılında emisyonlarımızın zirvesine ulaşacağız ve net sıfır hedefimize doğru güçlü politikalarımızla ilerlemeye devam edeceğiz.”

Şura hakkında…

Yenilikçi bir güç dönüştürme platformu olarak SHURA Güç Dönüşüm Merkezi, güç segmentinin karbondan arındırılmasına katkıda bulunmayı hedefliyor. SHURA, Türkiye’de güç kolunun siyasi, teknolojik ve ekonomik yönleriyle ilgili çalışmaların tartışıldığı, sürdürülebilir ve yaygın kabul gören bir ortak alan ihtiyacını karşılamak üzere kurulmuştur. SHURA’nın misyonu, olgusal analizler ve en güncel veriler ışığında Türkiye’nin düşük karbonlu enerji sistemine geçişi konusundaki tartışmayı desteklemektir. Merkez, farklı paydaşların bakış açılarını göz önünde bulundurarak bu geçişin ekonomik potansiyelinin, teknik fizibilitesinin ve ilgili politika araçlarının anlaşılmasına katkıda bulunur. SHURA Güç Dönüşüm Merkezi, Avrupa İklim Vakfı (ECF), Agora Energiewende ve Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi’nin (IPC) katılımıyla kuruldu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu